Girişimci Baybars Altuntaş ve Girişimci Angutyus



      
 İşte size iki farklı girişimcilik hikayesi. Gerçek girişimcilerin nasıl insanlar olduğunu, nelere değer verdiklerini nelere vermediklerini, hayata nasıl baktıklarını anlamak için bu iki kitap beraber okunmalı :)

Baybars Altuntaş, çocukluğundan beri kafasının satış a yönelik çalıştığından, herkes okurken kendisinin Alman franchising yetkilisine faks çektiğinden ve üniversite hayatı boyunca yaşadığı girişimcilik maceralarından ve sonrasında Obama'nın davetine kadar uzanan maceralardan bahsetmiş kitabında.

Bambaşka bir ortam ve bambaşka bir zamanda Angutyus, kendi "girişimcilik" hikayesinden bahsediyor Bir Apaçi Masalında. Yazar Angutyus, ailesinin okumasını istemesine ramen nasıl garsonluk vs yapmaya başladığını, güney sahillerde turistik mekanlarda neler yaptığını ve sonrasında bağlantılar kurarak birkaç kızın peşinden nasıl Avrupaya gittiğinden bahsediyor kitabında.

Birçok ortak noktaları var aslında ancak ben birkaç tanesini sıralayayım.
- İkisi de sonrasını düşünmeden o an fırsatı görüp işe koyulanlardan.
- İkisi de hedef sadece para kazanmak değil aynı zamanda kendilerini geliştirmek yeni şeyler yapmak.
- İkisinin hayatında da diğer insanlar önemli ancak kendileri kadar önemli değil.
- İkisinin de insan ilişkileri kuvvetli.
- İkisi de kendini övmeyi seviyor.
- İki kitap ta en iyiler listeme giremiyor.

Angutyus'un kitabı biraz daha akıcı daha keyifli ve enteresan bir hikaye, Altuntaş'ta ise iş hayatına dönük tavsiyeler vs var. Ben olsam Pazar sabahı Angutyus okur, akşama kadar gezip tozduktan sonra akşam P.tesiye hazırlık olarak Altuntaş ın kitabını okurdum.  İki kitabı bir arada okuyunca gerçek girişimcinin profili daha net çıkıyor ortaya. Yoksa olay girişimcilik kitaplarında anlatılanlar değil bana kalırsa :)


Kitap: Benden Sonra Devam - Akın Öngör


Akın Öngör 1991-2000 yılları arasında Garanti Bankası Genel Müdürlüğünü yapmış ülkenin önde gelen bankacılarından birisi. 2010 yılında çıkardığı kitapta yönetici adaylarına 9 yıllık genel müdürlüğü döneminde başından geçenleri anlatarak gençlere başarının "ipuçlarını" vermeyi amaçlamış.

Kitapta neyi nasıl yapılacağını anlatmak yerine Akın Bey bol bol hayata geçirdiği projeleri, kendi uygulama tarzını anlatmış ve okuyanın bunlardan dersler çıkarmasını sağlamış ki eğitici kitaplara göre çok daha başarılı bir yöntem olduğunu düşünüyorum. 
Sadece başarıları değil kriz zamanlarını ve belli başlı yaşanan yönetim krizlerini de paylaşmış kitapta. Mesela birtanesi, 12 milyon dolarlık bir hazine zararıyla ilgili, bir başkası Ayhan Şahenk'in Yıllık raporda GM yazısını görmesi ve sonrasında gelişen olaylar ile ilgili.

Patronla ilişkileri, devletle ilişkileri, yurtdışında bankayı tanıtmak için yaptığı çalışmalar, çalışma arkadaşlarıyla ilişkileri, yönetim anlayışı, teknolojiye verdiği önem gibi birçok konuyla ilgili bol bol anılar paylaşmış ancak burda hoşuma giden birtanesini sizlerle de paylaşmak istiyorum.

Bu hikaye aynı zamanda kitabın nasıl bir beynin ürünü olduğunu da ortaya koyuyor.(s: 95)

"... İlginç bir örnek de 1998 senesinde yine Londra' da oldu. Management Center Europe yüzlerce bankacıya verdiği konferansta "ilişki bankacılığı" konusunda beni konuşmacı yapmıştı. Westminster 'da Queen Elizabeth II Kongre Merkezi salonlarındaki konferans için güzel bir sunum hazırlamıştık.. Önce "ilke kültürü ile ilişki kültürü farkını" anlatıp ardından bankacılıkta müşteri ile ilişki bankacılığından bahsedecektim. Sayısı 150 kişiden fazla olan katılımcılar da "Nereden çıktı şimdi bu Türk?" diye düşünüyor olmalıydılar. Büyük kısmı mutlaka önyargı sahibiydi... Onları şaşırtmam, ilgilerini toplamam gerekliydi. Garanti Teknoloji'den destek için gelen uzman arkadaş gerekli hazırlığı bitirdikten sonra kendisine 4'üncü slayttan sonra beni cep telefonumdan aramasını istedim. Hayretle yüzüme bakmış, bu isteğime bir anlam verememişti... ama onu sıkı sıkı tembihledim.

Sunum başlayarak kültürler arası farkı anlatırken usulca cep telefonumu açarak podyuma mikrofonun yanına koydum... derken 4'üncü slaytta "zırrr!" telefonum çaldı. Beni kınayan, hayret dolu bakışlar arasında herkesten özür dileyerek telefonu açıp kürsüde konuşmaya başladım...İzleyenler "gelişmekte olan ülke bankacısı" adına, yani benim adıma utanç duyuyor gibiydiler... İngilizce olarak "Evet efendim benim... Sayın başbakanım saygılar efendim... evet... yurtdışındayım ama buyurun efendim... yakınınız mı... nerede, hangi görevi istiyor... tamam efendim hemen yapıyoruz..." diye devam ederken birden büyük alkış koptuç Benim bir kurguyla onlara kişisel ilişki kültürünü anlatmaya çalıştığımı anlamışlardı... Alkışlar uzun sürmüştü: dikkatleri toplamayı başarmıştım... Sunum güzel devam etmiş ve başarıyla sonuçlanmıştı. ..."

Keyifle okuğum birbaşka kısım ise GM olduktan belli bir süre sonra Patron Ayhan Şahenk ile kendi maaşını müzakere edişi. Bir amerikan atasözü olan "Hak ettiğinizi değil müzakere ettiğinizi alırsınız.." deyişi ile özetlemiş bu süreci. (s:231). 

Kitap tabiki okuduğum en iyi kitaplar listesine aşağı sıralardan da olsa girdi. Herkese tavsiye ederim. 

Mühendis - İşletmeci

Eskiden maillerde daha çok dolaşırdı böyle yazılar. Mail paylaşımlar önemli bir meseleydi. O dönemlerden kalma bir mail aşağıdaki. 


Geçenlerde biryerlerde bir yazı okumuştum. Dünyada herkes birşeyler yapıyor ama esas insanlığı her alanda bir adım ileri götüren her alandaki mühendislerdir mealinde bir yazıydı. Komik bir örneği olduğu için paylamak istedim:


Üç İşletmeci ve üç Mühendis iş icabı trenle bir seyahate çıkacaklardır. Tren garında üç işletmeci üç bilet aldığı halde, mühendisler yalnızca bir tane alırlar. İşletmeciler bunun sebebini sorduklarındaysa, 'Bekleyin ve görün' derler. Trene binerler,bir süre sonra üç mühendis kalkıp beraberce tuvalete gider. Kondüktor gelir, üç
işletmeciden üç bileti aldıktan sonra tuvaletin kapısını çalar,'biletiniz lütfen' der. Mühendislerden biri eliyle bileti dışarı uzatır.

İşletmeciler de bunu görürler. Artık taktiği kapmışlardır. Dönüş zamanı gelmiştir,yine gardalardır.İşletmeciler gidip bir bilet alırlar. Bakarlar mühendisler bu sefer hiç bilet almıyor, şaşkınlıkla yine sebebini sorarlar, 'Bekleyin ve görün'der yine mühendisler. Yolculuk başlar. İşletmeciler beraberce kalkıp tuvalete giderler, ardından da mühendisler de karşısındaki tuvalete. Kondüktorun gelmesine yakın,mühendislerden biri dışarı çıkar, karşıdaki tuvaletin kapısını tıklatıp 'biletiniz lütfen' der. Açılan kapıdan bir el bileti uzatır. Bileti alan mühendis diğer tuvalete geri girer.