ODTÜ - Hatırlamak Gerek Bazen


Odtülü insan okulunu sever. Belgeseli okul zamanı izlemiştim, son zamanlarda tekrar izledim yine gaza geldim. Bizim dönemler malesef belgeselde anlatılanlar kadar yaratıcı, yenilikçi, genç, dinamik, aktif vs değildi. Hocalar yaşlı, konular ve işleyiş biçimi eskiydi ama yinede ruh aynı ruh. Ara ara kendini uzaklaşmış hissedince izlemek iyi geliyor :)

Youtube da sadece birinci bölümü var, ikinci bölüm "zor yıllar" ı başka yerlerden bulmanız gerekecek. Internette bulan burada da paylaşırsa harika olur.

Dakika Bir Gol Bir


Bugün Trabzon'a geldim. Annemin köyünde bir hafta kalıp Eskişehire geri döneceğim.

Son zamanlarda havaalanlarıyla aramda bir sıkıntı var. Bir türlü uyumu yakalayamadık. En son Berlinde bütün gün boş boş gezerek akşamki uçağı kaçırmıştım.

Bu sefer çantaları karıştırdım tabiki. Akşam 12 de Trabzona indim, eve gelip çantayı açtım ve çantanın benim olmadığını farkettim, dışı aynısı ama içi farklı (insan ilk önce ne gerek vardı şimdi diye düşünüyor böyle bir durumda ) :) Böylece baştan problemli bir giriş yapmış oldum Trabzona.

Normal bir insan gibi havaalanını aradım, santral kayıp çalıntı ofisine aktardı. Sonrasında gayet sakin ve bıkkın bir ses "aradığınız kişiye şuanda ulaşılamıyor...lutfen daha sonra tekrar deneyiniz" dedi ve sustu.

Ben santralin bağladığı yerden böyle bir cevap olmaz diye anlamsızca beklerken aynı ses "alooo, niye konuşmuyorsunuz buyurun" dedi.

İşte böyle memleket Karadenizdeyiz :))

Inside Job - The film That Cost Over $20,000,000,000,000 To Make


Amerika ve özellikle Avrupa'da form değiştirerek devam eden ekonomik krizin sebebi devletlerin artık ödenemeyecek seviyelere gelen borç yükü gibi gözüküyor.

Yunanistan 'ın Fransa ve Almanya bankalarından aldığı borcu ödeyememesi üzerine bu ülkelerdeki dev bankalar batma noktasına geldi. Son durumda borç veren ülkelerin paralarını geri alabilmek için türlü yollara başvuruşunu izliyoruz.

Fransa ve Almanya devlet yardımı gerektirmeden bu bankaları kurtarmanın yollarını arıyorlar. Bu arada Yunanistanı cezalandırıyorlar, bir yandan borçlarını silip bir yandan kendi bankalarını güçlendiriyorlar vs. Yani şuan krizin anlaması nispeten daha basit bir evresindeyiz...

2008 yılında kriz, ilk olarak Amerikada başladığnda ve ABD bankaları batma noktasına geldiklerinde, çok daha farklı bir sebepten, mortgage kredileri yüzünden başlamıştı.


Inside Job (2010) belgeseli, son zamanlarda izlediğim en iyi belgesellerden birisi. (IMDB; 8.2)

Krizin göz göre göre nasıl geldiğini, denetimsiz olmasıyla övünülen ABD bankacılık sisteminin yozlaşmışlığını ve siyasi otoritenin bu sisteme karşı elinin kolunun nasıl bağlandığını çok güzel anlatıyor.

Belgeselde finansal terimler fazlaca kullanılmış ve kriz, bu gibi konularla alakası olmayanlar için sıkıcı olabilecek kadar detaylı anlatılmış. Buna rağmen hala "niçin dünyanın krizde olduğunu" merak edenlere, şiddetle tavsiye ederim.


%100 Düşünce Gücü

Blogda Benim yazılarım dışında iki bölüm var.
Biri internette faydalı ve enteresan olduğunu düşündüğüm sayfaların linkleri "Linkler" kısmında, diğeri, okuduğum kitaplar arasında herkese tavsiye ettiğim kitaplar ve yazarları "Kitap Tavsiyeleri" kısmında.

Bunu yapmamın çok basit iki sebebi var. Birincisi başka bloglarda gördüm ve çok hoşuma gitti. Ikincisi de hakikaten faydalı olduğunu düşünüyorum. Çünkü internette güzel bir websitesi bulmak hakkikaten sanıldığı kadar kolay değil. İlgimi çekecek güzel kitap bulmak ondan da zor.

Biraz yavaş okuduğumdan, kitap okuyarak harcadığım zamana hep üzülürüm. Onun için hakikaten okumaya değer kitapları birinin bana söylemesi fikri keyifli geldi. Bende başkaları için yaptım.

Bu yazı yeni bitirdiğim bir kitapla ilgili. Adı %100 Düşünce Gücü, yazarı Jack Ensign Addington.

Yandaki kitap tavsiyeleri arasında bu kitap yok çünkü listeye girecek kadar başarılı bir kitap değil. Yinede iç enerjiye ve bazı şeyleri sadece düşünce yapısını değiştirerek düzeltebileceğini düşünenler için enteresan olabilir.

Kitap bazen yaratılış felsefesine de giriyor ister istemez. Bukadar ruhani hadiseler bana fazla biraz daha sadesi yok mu? veya "özet geç .." diyorsanız, henüz okumamış olsam da, "Siktir et" adlı kitabın da aşağı yukarı aynı şeylerden bahsettiğini söyleyebilirim, John C. Parkin in yazdığı bu kitabı da yakın zamanda okuyup burada paylaşacağım.

%100 Düşünce gücünün ana teması - insan herhangi birşeyi yeteri kadar ister, bütün hayatını o isteğe uygun şekillendirirse elde edemeyeceği şey yoktur" üzerine kurulu. Aynı zamanda bilinçaltı nın nasıl çalıştğı ile ilgili de güzel tespitler var.

Kitaptan beğendiğim kısımları aşağıda paylaştım, bana kalırsa bunları okuduktan sonra kitabın gerikalanını okumaya gerek yok :)

- Bilinçli olarak düşünülen her düşünce bülünçaltını etkiler ve bu etki düşüncedeki güç ve arzunun derecesine bağlı olarak eyleme dönüşür.

- Amaç belirleyip o amaca yönelik hiçbirşey yapmamak kendine zarar vermekten başka hiçbir işe yaramaz.

- İnsanları amaçları doğrultusunda çalışmaktan alıkoyan; başarısızlık, alaya alınma, başkalarını incitme korkusu ve başkalarının ne düşüneceğine dair endişelerimizdir.

- "Düşüncelerine hakim olamayanlar kısa zaman sonra davranışlarına da hakim olamazlar" Thomas Wilson

- Kötü bir hafızanın (bellek) sorumlusu genellikle dikkatsizliktir.

- Unutmak, ilk etapta öğrenmemekten başka birşey değildir.

- Çoğu insan olumsuzluklar durumunda atlatılması gereken adımları düşünerel hayatı kabus haline getirir. Sonunda içinde kendilerini kaybettikleri hayali durumlarda mücadele eder dururlar.

- Bilinçaltı olumsuz emirleri anlamaz örneğin, "Artık sigara içmeyeceğim" yerine "Sigara içme alışkanlığından kurtuldum" emri verilmeli.